15 Ekim 2025

Adli Tıp Sözlüğü

ADLİ TIP SÖZLÜĞÜ 1

Adli tıp alanında en çok kullanılan terimleri ve anlamlarını Adli Tıp Sözlüğü‘ nde bulabilirsiniz.

A – HARFİ (AA-AMP)

A. – Atardamar anlamına gelen “arteria” kelimesinin kısaltmasıdır.
ABDOMEN – Vücudun göğüs ve pelvis arasında kalan, iç organları barındıran bölümü; karın.
ABDOMİNAL – Karın bölgesiyle ilgili olan, karın içinde yer alan.
ABONDAN – Bir şeyin bol miktarda bulunması veya fazlalığı ifade eden terim.
ABORTUS – Hamileliğin düşükle sonuçlanması; fetüsün anne rahminden erken ayrılması.
ABSANS – Kısa süreli bilinç kaybı; çoğunlukla epilepsi nöbetleriyle ilişkilidir.
ABSE – Enfeksiyon nedeniyle içinde irin bulunan, çevresi doku ile kaplı, kese benzeri yapı.
ABSORBSİYON – Vücudun bir maddeyi emmesi; özellikle bağırsakların besinleri sindirim sürecinde emmesi.
ABULİ – Kişinin iradesini kaybetmesi, karar verme yetisinde ciddi zayıflama.
ADRENALİN – Böbreküstü bezleri tarafından salgılanan, stres ve korku durumlarında salgısı artan bir hormon.
AFAKİ – Göz merceğinin (lens) doğuştan veya cerrahi bir işlem sonrası olmaması durumu.
AFAZİ – Beyindeki hasara bağlı olarak konuşma veya konuşulanı anlama yeteneğinin kaybı.

AFRODİZYAK – Cinsel isteği artırıcı özelliği olan madde veya ilaçlar.
AGONİ – Ölüm anına yakın görülen, nefes alıp vermede zorluk ve bilinç kaybı ile seyreden durum.
AJİTASYON – Yoğun huzursuzluk, endişe veya içsel gerginlik hissi.
AJİTE – Duygusal olarak aşırı hareketli, tedirgin veya heyecanlı olma hali.
AKONDROPLAZİ – Genetik bir bozukluk sonucu ortaya çıkan, kısa kol ve bacaklarla karakterize cücelik türü.
AKUT – Hızla gelişen, şiddetli seyreden ancak kısa sürede tamamlanan hastalık veya durum.
ALVEOL – Küçük kese biçiminde olan yapılar; diş yuvaları veya akciğerlerde gaz değişiminin gerçekleştiği hava kesecikleri.
AMFİZEM – Akciğer dokularında meydana gelen, nefes darlığına neden olan anormal genişleme.
AMNEZİ – Bellek kaybı, unutkanlık veya geçmişteki olayları hatırlayamama durumu.
AMNİYON ZARI – Anne karnındaki bebeği saran ve koruyan ince yapı.
AMPUTASYON – Organın, özellikle kol veya bacağın bir kısmının veya tamamının cerrahi olarak kesilmesi.
AMPUTE – Amputasyon işlemi uygulanmış, bir organı kesilmiş kişi.

A – HARFİ (AN-AZ)

ANASTOMOZ – Normalde ayrı olan iki yapının cerrahi veya doğal yollarla birleşmesi.
ANATOMİ – Canlıların yapı ve organlarını inceleyen bilim dalı.
ANAZARKA – Vücudun yaygın şekilde sıvı tutarak şişmesi, ağır ödem durumu.
ANTERİOR – Ön tarafta bulunan veya öne ait olan.
ANEVRİZMA – Atardamarda veya kalpte meydana gelen, damar duvarının genişlemesiyle oluşan baloncuk benzeri yapı.
ANKİLOZ – Eklem hareketlerinin kaybolması veya tamamen donmasıyla karakterize hastalık.
ANOKSİ – Dokuların yeterli oksijen alamaması durumu.
ANOREKSİA NEVROSA – Psikolojik temelli, kişinin bilinçli olarak besin alımını kısıtlamasıyla ortaya çıkan yeme bozukluğu.
ANTRAKOZ – Akciğerlerde kömür tozu veya benzeri partiküllerin birikmesi sonucu ortaya çıkan hastalık.
ANÜLER – Halka veya yuvarlak şekilli yapıların tanımlanması için kullanılan terim.
ANÜRİ – Böbreklerin idrar üretmeyi tamamen durdurması durumu.
ANUS – Sindirim sisteminin son bölümü, dışkının vücuttan atıldığı açıklık.

AORT – Kalpten çıkan en büyük atardamar, kanı vücuda dağıtan ana damar.
APEKS – Bir organın veya yapının en uç noktası.
APOFİZ – Kemikte dışa doğru çıkıntı oluşturan bölge.
APOPLEKSİ – Beyin damarlarında meydana gelen ani kanama veya felç hali.
ARAKNOİD – Beyin ve omuriliği saran zar tabakalarından biri; ağsı görünümüyle dikkat çeker.
ARAZ – Hastalıkların veya rahatsızlıkların ortaya çıkardığı belirtiler.
AROUS – Yay, kavis veya köprü biçimindeki anatomik yapılar için kullanılan terim.
ARTER – Kanı kalpten organlara taşıyan atardamarlar.
ASEPTİK – Mikrop içermeyen, steril olan.
ASFİKSİ – Solunum yetersizliği veya tamamen durması sonucu gelişen oksijen eksikliği durumu.
ASİT – Karın boşluğunda sıvı birikmesiyle karakterize hastalık durumu.
ATEROSKLEROZ – Damar sertliği, damar çeperlerinde yağ plakalarının birikmesi sonucu oluşan hastalık.
ATRİUM – Kalpte kanın toplandığı odacıklardan biri; kulakçık.
ATROFİ – Bir organ veya dokunun normal boyutunu kaybederek küçülmesi.
ATTEKE – Hasar görmüş veya zarar almış doku ya da organ.
AZA – Bir bütünün parçası olan organ veya uzuv.

B – HARFİ

BAĞIŞIKLIK: Vücudun, belirli bir mikroorganizma ya da hastalığa karşı geliştirdiği savunma kapasitesi.
BAKTERİ: Tek hücreli, genellikle mikroskobik boyutta olan canlı organizma.
BASİS: Bir şeyin temeli ya da dayanağı.
BATIN: Vücudun, göğüs ve pelvis arasındaki orta bölgesi, karın kısmı.
BELL PARALİZİ: Yüz kaslarını kontrol eden sinirlerin felç olması sonucu ortaya çıkan durum.
BENİGN: Zararsız, tehlikesiz, genellikle hastalıkların iyi huylu türleri için kullanılır.
BIZIR: Kadın üreme organı olan klitoris.
BİLİRUBİN: Safra içerisinde bulunan ve vücutta atık olarak atılan sarımsı pigment.
BİOPSİ: Bir hastalığın teşhisini koymak için vücuttan alınan doku örneği.
BOTULİSMUS: Botulismus bakterisinin ürettiği toksinler nedeniyle gerçekleşen, zehirlenmeye yol açan bir durum.
BRONCHUS: Akciğerlere hava taşıyan boru şeklinde yapılar; bronşlar.
BRONŞ: Akciğerlerin hava alışverişini sağlayan boru biçimindeki yapılar.
BRONŞİYAL: Bronşlarla ilgili ya da bronşlara ait olan.
BRONŞİYOL: Bronşların daha küçük dalları; akciğerlerin daha derin kısımlarına hava taşıyan borucuklar.
BÜL: Çapı 1 cm’den büyük, içinde sıvı bulunan deri altı kesecikleri.

C – HARFİ

CAPUT: Baş; kafa kısmı.
CAECUM: Kalın bağırsağın başlangıç kısmı, kör bağırsak.
CALCANEUS: Ayak bileğinin arka kısmında bulunan topuk kemiği.
CAROTİS: Boyundaki büyük damar; şahdamarı.
CARUNCULA: Küçük et kabarcığı; bazı organların üzerinde bulunan, genellikle hassas dokular.
CERRAHİ: Hastalıkların, yaralanmaların, ya da bozuklukların cerrahi yöntemlerle tedavi edilmesi işlemi.
CLAVICULA: Boyunda, omuzla gövdeyi birleştiren köprücük kemiği.
CLITORIS: Kadın cinsel organının, sinir açısından oldukça yoğun olan küçük bir bölgesi; bızır.
COCCYGYX: Kuyruksokumu kemiği, omurga yapısının son kısmı.

COLON: Kalın bağırsak, sindirim sisteminin son kısmı.
COLUMNA VERTEBRALIS: Omurga; vücudu dik tutan ve iç organları koruyan kemik yapısı.
COMMOTIO CEREBRİ: Beyinde meydana gelen sarsıntı, genellikle travmalar sonucu oluşur.
CONTRE COUP, CONTUSION: Bir darbeyle vücutta meydana gelen ezik, morarma ya da berelenme.
CONTUSİO CEREBRİ: Beynin zedelenmesi, genellikle kafa travmaları sonucu oluşur.
CORPUS CALLOSUM: Beyin hemisferlerini birbirine bağlayan nasırsı doku.
CRANIUM: Kafatası, başın dış kısmını oluşturan kemikler.
ÇABUK ÖLÜM: Bir kişinin kısa süre içinde ciddi bir hastalıkla karşılaşıp hızla hayatını kaybetmesi durumu.
ÇÜRÜME HARİTASI: Cesette çürümeye başlamış damarların vücut yüzeyinde görülebileceği durum.
ÇEHRE: Yüzün tamamını oluşturan, alın, gözler, burun, ağız, yanak ve çene gibi bölgeler.

D – HARFİ

DALTONİZM: Renkleri ayırt edememe durumu, renk körlüğü.
DARP: Birine vurma ya da fiziksel şiddet uygulama eylemi.
DECOLLEMENT: Ayrılma, bir şeyin başka bir şeyden kopması.
DEFANS: Savunma, korunma durumu.
DEFEKT: Bir yapının kusurlu ya da eksik olduğu, eksiklik ya da boşluk bulunan durum.
DEFLURASYON: Kızlık zarının bozulması.
DEFORMASYON: Şekil bozukluğu; bir organ ya da yapının doğal formunun kaybolması.
DEFORME: Şekli bozulmuş, normalden farklı hale gelmiş.
DEFORMİTE: Şekil bozukluğu, genellikle doğuştan ya da hastalık sonucu oluşan.
DEHİLTRASYON, DEHİTRASYON: Vücuttan su kaybı, sıvı kaybı sonucu dehidrasyon durumu.
DEJENERASYON: Hücrelerde meydana gelen bozulmalar, dokuların işlev kaybı.
DEJENERATİF: Bozulmaya, tahribata yol açan ya da sebep olan etkiler.
DEKOLMAN: Ayrılma, ayrışma durumu.

DEMANS: Yaşla birlikte zihinsel işlevlerin bozulması, bunama.
DEMENTİA SENİLİS: Yaşlılıkla ortaya çıkan bunama türü.
DENTİKÜLE: Dişlere benzer küçük çıkıntılar.
DENTİSYON: Dişlerin çürümesi ya da diş hastalıkları.
DERMİS: Derinin alt kısmında bulunan, kan damarları ve sinirlerin bulunduğu katman.
DERZ: İki parçanın kenarlarının testere dişi gibi birbirine eklenmesi.
DESİDUA: Rahim zarının, döllenmiş yumurtanın gelişmesi için uygun hale gelmesi.
DİABET: Şeker hastalığı, insülinle ilgili sorunlardan kaynaklanan metabolik bozukluk.
DİABETES MELLUTUS: Şeker hastalığının bir başka adı.
DİAPETEZ KANAMASI: Kan damarlarının yırtılmadan, kanın çevre dokulara sızması.
DİSPNE: Nefes alma zorluğu, solunum sıkıntısı.
DİSTAL: Bir yerden, özellikle merkezden uzak, uç noktalara doğru olan.
DİSTENDİRE: Gerginleşmiş, genişlemiş ya da gerilmiş.
DİARE: Sık, sıvı dışkı, ishal.
DORSAL: Sırt kısmına ait ya da sırt yönünde olan.
DURAMATER: Beynin en dış zarı, koruyucu zara ait terim.

E – HARFİ

EEG: Beynin elektriksel aktivitelerini ölçen bir sistemdir.
EGÜ: “Asut” ya da “had” anlamında kullanılan terim.
EKG: Kalbin elektriksel aktivitelerini izleyen ve kalp sağlığını değerlendiren sistemdir.
EKİMOZ: Kanamaya bağlı olarak deride oluşan büyük, morarmış lekelerdir, halk arasında çürük olarak da bilinir.
EKİMOZ MASKESİ: Yüz derisinde çok sayıda ekimoz lekesinin bir arada görüldüğü durumdur.
EKOGRAFİ: Ses dalgalarının vücutta yansımasını kullanarak yapılan, genellikle iç organların görüntülenmesini sağlayan bir inceleme yöntemidir.
EKSİZYON: Bir dokunun kesilerek çıkarılması işlemidir.
EKSPLORASYON: Bir bölgenin incelenmesi veya gözlemlenmesidir.
EKSTANSİYON: Bir bölgenin gerilmesi, uzatılması ya da yayılması anlamına gelir.
EKSTERİYOR: Dışta bulunan, dışarıya ait olan şeyleri tanımlar.
EKSTRADURAL: Beyin zarının dışındaki alanla ilgili terimdir.
EKSTRARENAL: Böbrek dışındaki alanla ilgili terimdir.
EKSTRAKRANİAL: Kafatasının dışındaki bölgeleri ifade eder.

EKSTREMİTE: İnsan vücudunun kolları ve bacakları gibi uzuvlarına verilen isimdir.
EKSÜDASYON: Kan elemanlarının damar duvarlarından sıvı olarak sızması ve dokuya çıkması olayıdır.
EMBOLİZİM: Kan akışıyla bir cismin damarlarda ilerleyerek tıkanıklığa yol açmasıdır.
EMBOLUS: Kan akımıyla damarlarda ilerleyen ve damarları tıkayan herhangi bir cisimdir.
EMBRYO: Döllenmiş yumurtanın 3 aylık döneme kadar gelişim aşamasında olan halidir.
EMFİZEM: Akciğerlerdeki alveollerin aşırı derecede genişlemesi sonucu gelişen hastalık durumudur.
EMPİEM: Vücut boşluklarında irin birikmesidir.
ENFÜZYON: Alkollü ekstre veya bir maddenin damar yolu ile vücuda verilmesidir.
ENGRENE: Bir dokunun parçalanarak çürümeye başlaması, genellikle kan akışının bozulmasından dolayı meydana gelir.

EPİGLOT: Soluk borusunun üst kısmındaki kapakçıktır, gırtlak kapağı olarak da bilinir.
ENSEFALOMALASİ: Beyin dokusunun yerel olarak erimesi veya bozulmasıdır.
ENSEFALOPATİ: Beyinde meydana gelen çeşitli hastalıkların genel adıdır.
ENTERİT: Bağırsakların iltihaplanması durumu.
ENÜKLEASYON: Tümörlerin veya göz gibi organların cerrahi olarak çıkarılması işlemidir.
EPİDERMİS: Derinin en üst tabakasını oluşturan kısmıdır.
EPİSTAKSİS: Burunda meydana gelen kanamadır.
ERİTEM: Deride meydana gelen yerel kırmızılaşma veya kızarıklıktır.
EREZYON: Deri veya mukozada yüzeyel doku kaybı, aşınma durumudur.
ETRANGLE: Boğulma veya sıkışma durumudur.
ERİLME ŞOKU: Ezilme travmaları sonucu vücutta meydana gelen şok durumudur, genellikle ağır travmalarda görülür.

F – HARFİ

FALANKS: Parmak kemikleri, parmakların her bir segmenti.
FALLUS: Erkek üreme organı olan penis.
FARENKS, FARİNKS: Yutak, ağız ve burun boşluğunun ardından gelen bölüm.
FASİYAL: Yüzle ilgili, yüze ait olan her şey.
FEÇES: Dışkı, mekonyum, bağırsaklardan atılan katı atık madde.
FEMUR: Uyluk kemiği, vücudun en uzun kemiğidir.
FETÜS: Rahimde 3 aylık dönemi tamamladıktan sonra doğuma kadar gelişen bebek.
FEVHA: Ağız veya delik anlamına gelir.
FİLİFORM: İnce, ipliksi yapıya sahip bir şekil.
FİSSÜR: Derin çatlak, kırık ya da yarık.
FİSTÜL: Bir organ ile başka bir organ arasında anormal bir kanal veya açıklık.

FONKSİYON: Bir şeyin yerine getirdiği görev veya işlev.
FONKSİYONEL: Bir işin veya görevin işlevi ile ilgili olan.
FORAMEN: Bir organın içinde veya arasında bulunan delik ya da geçiş kanalı.
FORMALİN, FORMOL: Doku örneklerini korumak ve muhafaza etmek için kullanılan kimyasal madde.
FOSSA: Çukur, bir yüzeyde çöküntü veya çukurlaşma.
FOSSACRANİİ: Kafatasındaki çukurluk.
FOSSA İLİACA: Kalça bölgesinde bulunan çukur.
FÖTÜS: Rahimde gelişmeye devam eden, doğum öncesi dönemdeki bebek.
FRANJE: Saçaklı, uçlarında ipliksi veya tüy benzeri yapılar bulunduran şey.
FTİZİS BULBİ: Göz küresinde, dışarıya doğru küçülme ile meydana gelen göz hastalığı.
FUSİFORM, FUZİFORM: İğne şeklinde, uzun ve ince yapıda.

G – HARFİ

GANGREN: Bir organın büyük bir kısmının nekroz (dokuların ölmesi) nedeniyle bozulması.
GASTRO-ENTERİT: Mide ve bağırsakların iltihaplanması.
GEBELİK MASKESİ: Gebelik sırasında yüzde görülen çil artışıdır.
GİRUS: Beyin yüzeyindeki kıvrımlar.
GLİOSİS: Beyindeki bağ dokusu artışı, genellikle beyin hasarından sonra meydana gelir.
GLOMERULONEFRİT: Böbreklerdeki glomerüllerin iltihaplanması.
GRAFİ: Yazılı veya görsel bir belgenin veya kaydın oluşturulması.
GRAFOLOJİ: Yazıların, imzaların ve belgelerin incelenmesi ile ilgili bilim dalı.
GRANULASYON DOKUSU: Doku onarımının erken aşamasında oluşan doku türüdür.
GRANULOM: Kronik iltihap nedeniyle oluşan, kitlesel yapılar.

H – HARFİ

HAVSALA: Leğen kemiği, pelvis bölgesini ifade eder.
HEMARTROZ: Eklem boşluğunda kan birikmesi durumu.
HEMATOM: Doku içinde kan birikmesiyle oluşan kitle, kan kitlesi.
HEMATÜRİ: İdrarda kan görülmesidir.
HEMİTORAKS: Göğüs boşluğunun yarısının kanla dolması durumudur.
HEMOLİZ: Alyuvarların parçalanması ve kanın bozulması.
HEMOPNÖMOTORAKS: Göğüs boşluğuna kan ve hava birikmesidir.
HEMOPTİZİ: Akciğerlerden kan gelmesidir.
HEMORAJİ: Damarların yırtılması sonucu kanama.
HEMOSİDERİN: Alyuvarların parçalanmasıyla oluşan sarı-kahverengi pigmenttir.
HEMOTORAKS: Plevra boşluğunda kan birikmesidir.
HİDROAERİK DÜZEY: Göğüs boşluğu ve akciğer hastalıklarında görülen su ve hava düzeyi.
HİDROSTATİK: Sıvıların denge durumu ile ilgili olaylardır.
HİMEN: Kızlık zarı, hymen olarak da bilinir.
HİPERTANSİYON: Kan basıncının normalden yüksek olması durumu.
HİPERTONİ: Kas tonusunun artması.
HİPEKONDRİ: Bir kişinin sürekli sağlık sorunları hakkında aşırı endişe duyması, evhamlılık hali.
HİPOKSİDOS: Oksijenin vücutta az olması, oksijen yetersizliği.
HİPOTANSİYON: Kan basıncının normalden düşük olması.
HİPOTONİ: Kas tonusunun azalması, gevşeklik.
HYMEN: Kızlık zarı.

İ – HARFİ

İCTERUS: Sarılık hastalığı, ikter olarak da bilinir.
İKTER: Sarılık, karaciğer veya kan hastalıkları nedeniyle cilt ve gözlerde sararma.
İLEUM: İnce bağırsağın son kısmı, bağırsakların bir bölümü.
İMEUS: Bağırsak tıkanması durumudur.
İNAKTİVİTE: Hareket etmeme, hareketsiz kalma durumu.
İNCİSİO, İNCİSİON: Kesik, cerrahi müdahaleyle yapılan kesi.
İNFANTİSİD: Çocuk öldürme, infanticide.
İNFARKT: Dolaşım bozukluğu nedeniyle organ dokusunun nekrozu, iskemik nekroz.
İNFERİOR: Aşağıda bulunan, alt kısmı ifade eden terim.
İNGUİNAL: Kasık bölgesine ait.
İLHİBİSYON: Sinir uçlarının uyaranlara tepki vererek solunum ve dolaşımın durmasına yol açması.
İNSİZYON: Kesme, cerrahi bir işlemle dokuya yapılan kesi.
İNTERİOR: İç, dahili, vücuda ait.
İNVAZYON: Kanserin çevre dokulara yayılması.
İNVOLÜSYON: Dokuların ya da organların küçülmesi, fizyolojik olarak gerilemesi.
İRRİTASYON: Tahriş olayı, genellikle kimyasal ya da fiziksel uyaranlardan kaynaklanır.
İRREVERSİBL: Dönüştürülemez, geri alınamaz anlamında kullanılır.
İSKEMİ: Organ veya dokuların yeterli kanlanmaması durumu.
İŞTİGAL: Bir kişi ya da toplumun uğraştığı iş, meşguliyet.

J – HARFİ

JARGON: Belirli bir grup veya meslek tarafından kullanılan, genel halkın anlamadığı özel dil.
JEJUNUM: İnce bağırsağın bir bölümü, duodenumdan sonra gelir ve sindirim sürecinde önemli bir rol oynar.
JİNEKOLOJİ: Kadın hastalıkları ve doğumla ilgili tıp dalı.
JİNEKOMASTİ: Erkeklerde meme dokusunun anormal şekilde büyümesi.
JUVENİL: Çocukluk veya ergenlik dönemiyle ilgili; gençlere ait.

K – HARFİ

KAL: eriyen, çözünme işlemiyle ayrılma
KALLUS: sertleşmiş doku tabakası, kemik iyileşmesinde oluşan doku
KAPİLLER: çok ince damarlar, kılcal
KARDİAK: kalple alakalı, kalp ile ilgili
KARSİNOM: kanserin bir türü
KAŞEKSİ: aşırı zayıflama, beslenme bozukluğuna bağlı güçsüzlük
KAVERN: verem gibi hastalıklar sonucu akciğerlerde meydana gelen boşluklar
KELEOİD: deride anormal bağ dokusu artışı, kitle
KLİTORİS: kadın cinsel organındaki küçük şişkin yapı
KOAGÜLASYON: pıhtılaşma, sıvı haldeki kanın katı hale dönüşmesi
KOAGULÜM: pıhtı, kanın katılaşmış hali
KOİT, KOİTUS: cinsel ilişki
KOLLİKUASYON: eriyip çözünme
KOLON: kalın bağırsağın ana kısmı
KOLON VERTEBRAL: omurga, bel bölgesi kemikleri
KOMMOSYO SEREBRİ: beyin sarsılması
KOMPRESYON: bir şeyin üzerine baskı yapma

KONJENİTAL: doğuştan var olan
KONJONKTİVA-KONJUNKTİVA: göz yuvasının zar örtüsü
KONTURKU: geri tepme, etkiden sonra hareket
KONFÜZYON: kafa karışıklığı, bilinç kaybı
KONVÜLKSİYON: kasların ani ve istemsiz kasılması
KOROLER: çiçeklerin taç yaprağına benzer yapı
KORPUS: vücut, ana kısım
KOSTA: kaburga kemiği
KOT: kaburga, kosta
KRANİOGRAFİ: kafa kemiklerinin röntgen görüntüsü
KRANİOPLASTİ: kafa kemiklerinde yapılan cerrahi müdahaleler
KRANİOTOMİ: kafatasında delik açma ameliyatı
KRANYUM: kafa kemikleri, kafatası
KREPİTASYON: çıtırtı, kemik veya eklem sesleri
KRONİK: uzun süre devam eden hastalık durumu
KRURİS: uyluk bölgesi ile ilgili
KRUT: yara iyileşmesi sırasında oluşan kabuk

L – HARFİ

LACERATİO, LACERATİON: yırtılma, yırtık oluşumu
LAMİNA: ince ve düz levha şeklindeki yapı
LANUGO: yenidoğan bebeklerdeki ince tüyler
LAPAROTOMİ: karın bölgesine yapılan cerrahi açılım
LARENKS, LARİNKS: ses tellerinin bulunduğu gırtlak bölgesi
LASERASYON: deri veya dokularda yırtılma
LATERAL: yana ait, yan tarafta bulunan
LEZYON: zarar görmüş, hasar görmüş doku
LİNEER: düz çizgi şeklinde
LİVATA: erkekler arasında yapılan cinsel ilişki
LOJ: oda, belirli bir alan veya bölge
LOKAL: bir bölgeye ait, yerel
LÜKSASYON: eklemdeki çıkık durumu

M – HARFİ

M.;MUSCULUS: kas dokusunun kısaltması
MAFSAL: eklem, iki kemiğin birleşim noktası
MAĞDUR: haksızlığa uğramış kişi, zarara uğrayan birey
MAĞDURİYET: haksızlık sonucu zarar gören kişinin durumu
MAHDUT: sınırlı, yaygın olmayan
MAKROSKOPİK: gözle doğrudan görülebilen, mikroskop kullanmadan tespit edilen
MEDİAL: orta kısımda bulunan, ortada yer alan
MEDİAN: orta, ortada bulunan
MEFLUÇ: felçli, hareket kaybı yaşayan
MEKONYUM: yenidoğan dışkısı
MELENA: dışkıyla karışmış kan
MENSTRÜASYON: kadınlarda regl dönemi
MESANE: idrar torbası
METASTAZ: kanser hücrelerinin ana bölgeden başka yerlere yayılması
MİKROSKOPİK: mikroskop ile görülebilen, çok küçük yapılar
MONOPAREZİ: tek taraflı kas zayıflığı
MONOPLEJİ: tek taraflı felç, bir tarafın kaslarının hareket etmemesi
MPS: bir metreden parmak sayma ölçüm tekniği
MUHAT: sümüksü madde
MUKOZA: vücudun iç yüzeyini kaplayan zar
MUSCULUS: kas yapısı
MUTAD, MU’TAD: alışıldık, normalde yapılan şey
MÜKÜS: sümüksü, jel benzeri madde
MÜMAS: ilişkilendirilen, bağlantılı

N – HARFİ

N. nervus: sinir dokusunun kısaltması
NABIZ: damarların atışı, kanın atım hızı
NAFİZ: içeriye sızan, etki eden
NAZISI CİSİM: corpus callosum’a referans
NEDBE: yara izi, dokuda kalmış izler
NEFREKTOMİ: böbreğin alınması, böbrek dokusunun çıkarılması
NEKROPSİ: ölü bedenin incelemesi, otopsi
NEKROTİZAN: hücre ölümüne yol açan
NEKROZ: canlı dokularda hücre ölümüne neden olan durum
NERVUS: sinir
NÖROLİZ: sinir dokusunun bozulması ve yok olması
NUKLEUS: hücrenin merkezi, çekirdek

O – HARFİ

OBEZ: aşırı kilolu, şişman
OBEZİTE: aşırı kilolu olma durumu
OKLUZİF: tıkayıcı, engelleyici
OLEKRANON: dirsekteki çıkıntı
OPOSİT: karşıt, zıt
ORGANİK: bedensel, organlara ait
ORGANİZASYON: bir defektin onarılması ve yapının bütünlüğünün sağlanması
ORİFİCİUM: giriş deliği, ağzı
ORYANTASYON: yön belirleme ve yön durumu
OS: kemik
OSTEOMALİSİ: kemiklerin yumuşaması
OSTEOPOROZ: kemik yoğunluğunun azalması, kemiklerin zayıflaması
OTOLİZ: dokuların çürüyüp bozulması
OTOPSİ: ölü vücudun iç organlarının incelenmesi
OVER: kadınların yumurtalıkları

Ö – HARFİ

ÖDEM: dokular arasında kan sıvısının birikmesi
BİRDEN ÖLÜM: herhangi bir sağlık sorunu olmadan ani ölüm
SOMATİK ÖLÜM: bedenin temel işlevlerinin durmasıyla gerçekleşen ölüm
ŞÜPHELİ ÖLÜM: ölümün nedeninin belirlenemediği, araştırma gereken durumlar
TABİİ ÖLÜM: yaşlılık ya da mevcut bir hastalık nedeniyle gerçekleşen ölüm
ZORLAMALI ÖLÜM: kaza, intihar veya cinayet gibi dışsal etkenlerle meydana gelen ölüm

P – HARFİ

PALPASYON: vücut dokularını ellerle inceleyerek muayene etme
PARALİZİ: tüm vücut kaslarının felç olması durumu
PARAMEDİKAL: tıpla dolaylı ilişkilendirilen, yardımcı sağlık hizmetleri
PARASENTEZ: vücutta sıvı birikimini boşaltmak amacıyla yapılan iğneleme işlemi
PARAZİ: kas zayıflığı, hafif felç
PARŞÖMEN PLAĞI: ciltte su kaybından dolayı oluşan yerel izler
PATELLA: diz kapağı
PATOLOJİ: hastalıkların bilimsel araştırılmasına yönelik alan
PENETRASYON: bir şeyin içine nüfuz etme, etki etme
PENETRE: içeri girmiş, işlemiş
PENİS: erkek üreme organı
PERFORASYON: delme, bir yüzeyin açılması
PERFORE: delinmiş, açılmış
PERİ: etrafında yer alan, çevreleyen
PERFERİK: merkeze uzak, dış kısımdaki
PERİTONİT: karın zarının iltihaplanması
PERSİSTAN, PERSİSTE: ısrarla devam eden, düzelmeyen
PETEŞİ: çok küçük damarların kanaması, nokta şeklinde kanamalar
PİGMENT: renk veren madde
PİYELONEFRİT: böbreklerin enfeksiyonu
PİYÜRİ: idrarda irin bulunması

PLEJİ: felç, hareket kaybı
PLEKSUS: sinir veya damar ağı
PLEVRA: akciğerleri çevreleyen zar
PLUMBİZM: kurşun zehirlenmesi
PNÖMOKONYOZ: akciğerlerde toz birikimi sonucu oluşan hastalık
PNÖMONİ: akciğer iltihaplanması
PNÖMOTORAKS: akciğer zarları arasına hava girmesi
POLİNÖROPATİ: sinir sisteminin geniş bir kısmını etkileyen hastalık
POSTERİOR: arka tarafta bulunan
POSTİNFEKSİYÖZ: enfeksiyon sonrası gelişen
POST-MORTEM: ölüm sonrası, ölümden sonra yapılan incelemeler
PRİMER: ilk, birincil, nedensiz
PROJEKSİYON: yansıma, dağılma, bir şeyin dışa doğru yayılması
PROKSİMAL: merkeze yakın, orta çizgiye yakın
PROKSİSMAL: kesik kesik, aralıklarla olan
PROLİFERASYON: hücrelerin hızla çoğalması
PROTEİNÜRİ: idrarda protein bulunması
PSÖDO: yalancı, sahte
PSÖDOARTROZ: gerçek olmayan eklem, yapısal hatalar sonucu oluşan eklem benzeri yapılar
PSÖDOHİPERTROFİ: organın büyümüş gibi görünmesi, ancak gerçek bir büyüme olmaması
PUBERTE: ergenlik dönemi
PUPİLLA: göz bebeği
PURPURA: büyük kanama, 1 cm’den geniş çaplı kanama
PUTREFAKSİYON: çürümeye bağlı bozulma, kokuşma
PÜSTÜL: irin dolu küçük kesecik
PYELONEFRİT: böbrek iltihaplanması

R – HARFİ

RADDİ: itiş ve vurma gibi etkiler
RADİKS: kök, başlangıç noktası
RADYASYON: enerji yayılımı, ışın
RADYOGRAFİ: röntgen görüntüleme
RAFİ: kaldırma, yükseltme, teşvik etme
REJENERASYON: hasar görmüş dokuların yeniden oluşması
REPARASYON: onarım, eski haline getirme
RETİNOPATİ: gözdeki sinir uçlarının hastalığı
RETRO: geri, geçmişe yönelik
REVERSİBL: geri döndürülebilir, eski haline getirilebilir
REZEKSİYON: organın bir kısmının cerrahi olarak çıkarılması
REZOLÜSYON: bir hastalığın gerilemesi, iyileşmesi
RÜPTÜR: yırtılma, açılma

S – HARFİ

SADR, SADIR: göğüs bölgesi
SAKRUM: kuyruksokumu, sağrı kemiği
SALAH: iyileşme süreci
SARKOM: kötü huylu tümör türü
SCARPA ÜÇGENİ: uyluk ön bölümündeki üçgen şekli alan bölge
SEKEL: hastalık ya da travma sonrası kaybolmayan organik lezyon veya fonksiyonel bozukluk
SEKONDER: ikincil, bir hastalıktan sonra gelişen
SEMİFLEKSİYON: kısmi bükülme
SEMİ-LÜNER: yarım ay şekli
SEMPTOM: hastalık belirtisi, araz
SENDROM: birden fazla hastalık belirtisinin bir araya gelerek oluşturduğu klinik tablo
SENİL: yaşlılıkla ilgili
SENİL DEMANS: yaşlılık kaynaklı zihinsel gerileme
SENİUM: yaşlılık dönemi
SEPTİK: mikroplu, enfeksiyöz
SEPTUM: bir bölme veya duvar
SERVİKS: boyun, servikal bölgeler
SKATRİS: yara izi, nedbe
SİLLON: iz, çizik
SİYANOZ: oksijen eksikliğinden dolayı cilt morarması
SKARPA: Scarpa üçgenine atıfta bulunan terim
SPLENEKTOMİ: dalak çıkarma işlemi
SPONTAN: kendiliğinden gelişen
STAZ: kanın duraklama durumu
STOPAJ: dikiş veya tamir işlemi
SUBLÜKSASYON: tam olmayan çıkık, kısmi çıkık
SULKUS, SULCUS: oluk şeklinde girinti

Ş – HARFİ

ŞİFA: iyileşme durumu
ŞİZOFRENİ: belirli bir ruhsal hastalık, akıl bozukluğu
ŞOK: kalbin kan pompalamasının aniden azalması nedeniyle gelişen tehlikeli durum

T – HARFİ

TARAFEYN: iki taraf
TARDİT: vurma veya darbe
TATUAJ: kurşun giriş deliği çevresindeki izler
TELEM: iz veya çizik
TENDON: kiriş, kasları kemiklere bağlayan doku
TESTİS: erkek üreme organı, yumurta
TIBBÎ HÜVİYET: kişinin dış görünüşü ve fotoğraflarıyla belirlenen özellikler
TOKSİK: zehirli, zararlı
TOKSİKOLOJİ: zehirli maddeleri inceleyen bilim dalı
TONSİLLA: bademcik
TORAKOPLASTİ: göğüs boşluğu ameliyatı
TORAKS: göğüs boşluğu
TRAKEA: soluk borusu
TRANSPLANTASYON: hastalıklı organın sağlıklı organla değiştirilmesi
TRASE: çizgi, iz yolu
TRAVMA: fiziksel, kimyasal ve psikolojik zararlar
TROMBOZ: damar içinde kan pıhtılaşması

U – HARFİ

ULTRASOUND: insan kulağının duyamayacağı frekansta ses dalgaları (ultrason)
UTERUS: rahim
UTERUS BİCORNİS: iki boynuzlu rahim durumu
UVULA: küçük dil, boğazdaki doku

Ü – HARFİ

ÜLSER: deri ve mukozada derin yaralar
ÜREMİ: kandaki üre oranının artması
ÜROLOJİ: idrar yolları ve üreme sistemi hastalıklarını inceleyen bilim dalı
ÜROGENİTAL: idrar yolları ve genital sistemle ilgili

V – HARFİ

V.: Vena, toplardamar
VACUOL: küçük boşluk
VAGİNA, VAJEN: kadın üreme organı, döl yolu
VARİS: damarların yerel genişlemesi
VEN, VENA: kirli kanı kalbe taşıyan damar
VENTRAL: karın bölgesine ait
VENTRİOULUS: ventrikül terimiyle eşdeğer
VENTRİKÜL: kalp veya beyin karıncığı
VERTEBRA: omurga kemiği
VERTEKS: kafa tepe noktası
VEZİKÜL: sıvı dolu küçük kesecik
VERTİGO: baş dönmesi hissi

Y – HARFİ

YABANCI CİSİMLER: vücutta normalde bulunmayan maddeler
YAĞ EMBOLİSİ: kemik kırıkları sonrası yağın kan dolaşımına karışması
YALANCI GEBELİK: gebelik belirtilerine rağmen boş rahim durumu
YANIK ŞOKU: yanık sonrası sıvı kaybı ve toksik etkiyle gelişen şok

Z – HARFİ

ZAR: anatomik yapılar arasındaki ince tabakalar
ZEHİR (toxin): ölüme yol açabilen zehirli madde
ZEHİRLENME: vücuda zehirli maddelerin alınması sonucu gelişen durum
ZEKA GERİLİĞİ: zihinsel gelişimin gecikmesi
ZOOFİLİ: hayvanlara aşırı düşkünlük ve sevgi